Demokrasiye Ters İktidar

  “Bir yerde ne kadar çok gösteriş ve şaşaa varsa, içerik o kadar boştur.” “Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır.”, amacımıza ulaşıncaya kadar demokrasiye bağlıyız. Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz” diyerek gerçek amacını açıkça dışa vuran, demokrasi düşmanı Recep Tayyip Erdoğan. Ülke bu anlayış ile muasır medeniyet seviyesine getirilebilinir mi? Bu kaçıncı ters düşüş! Söylem ve eylemlerinde bu kaçıncı tezat ve çelişki! Kendilerine Müslüman ve kendilerine demokrat bir anlayış içinde olanların partisi ve bu partinin iktidar olduğu bir Türkiye'de, elbette demokrasi anlayışı sığ, cılız, renksiz, sası kalacaktır. Hükümet, demokrasiyi önce ‘paketliyor’, sonra paketi açıyor. Bu kaçıncı demokrasi paketi bilmiyorum, ama hükümetçe alay-ı vâlâ ile sunulan bu demokrasi paketlerinin içinden çıkanlar, hiç de ambalajlarının gereği olan özelliklere sahip değiller. Her paket açılışında ve açılış sonrasında, hükümet ve her tür çevresinden oluşan bando takımı, ‘demokrasiyi biz getiriyoruz, alın size demokrasi, daha fazlasını da getireceğiz, bekleyin yeni paketlerimizi’ mealinde ‘parçalar’ çalıyor. Sanırsınız ki AKP'den evvel demokrasi işlemiyordu, kendilerinden evvel Müslümanlık tanınmıyordu, iktidarlarından evvel karanlık dibe çökmüş bir Türkiye vardı. İktidarları boyunca çıkarmış oldukları paket yasaların zamanla ne kadar yanlış olduğu anlaşılınca, yanlış paket yasaları kapatmak adına yeni paket yasalar ile hem meclisi hem milleti sürekli meşgul ve mağdur ettiler. Bu AKP hükümetinin bir keyfiyetidir. Dolayısıyla paket paket demokrasi meselesi sıkıcı olmaya başladı. Hükümet, toplumun demokrasiye hakkı yokmuş ya da toplum, demokrasinin değerini bilmiyormuş da, kendisi topluma demokrasi bahşediyormuş tavrında. Üstenci tavırla sunulan paketler demokrasisinin asıl kanalının demokratikleşme programından çok, AKP’nin iktidarını uzun vadeli kılmanın siyasal çalışması olarak gözüküyor. AKP İktidarının paket yasalarının içeriğinde neler var kısaca bakalım; - Terör örgütüne vaat ettiklerinden, “şimdilik” kaydı ile verilenler, - Kendi özel gündemi “şeriat devleti” ne giden yolda atılan, bir kısmı zaten uygulanmakta olan adımlar, - Kaybettiği oyu telafi edecek, daha az oyla daha çok milletvekili çıkartacak yeni bir seçim sistemi, - Halka daha çok “devlet şiddeti”, cop, biber gazı, - Ve toplumun bazı kesimlerine ufak armağanlar, (sus payı olarak) özetlenebilir. Kısacası laik cumhuriyet ve ulus devlet yıkımının hukuksal zeminini oluşturmaya devam edilmektedir. AKP iktidarı tarafından mecliste çoğunluk ile şimdiye dek çıkarılan paket yasalar ile;   (1) Bölücü terör örgütünün istekleri yerine getirildi: Devlet okullarında ana dilde eğitim için gerekli Anayasal düzenleme yapılmadığından, şimdilik yasal yoldan, MEB denetiminde, Bakanlar Kurulunun belirlediği dil ve lehçelerde özel eğitim yapacak kurumların önü açılıyor, Siyasi Partiler Yasasında yapılacak ek ve değişikliklerle; Siyasi Partilere üye olmak için aranan koşullar kaldırılarak teröriste üye olma hakkı tanınıyor. Siyasi partilerin Türkçeden başka dil ve lehçelerde her türlü siyasi propaganda yapmaları sağlanarak Kürtçe seçim propagandalarının önü açılıyor. Devlet yardımından yararlanmak için aranan %7 oy yerine %3 oy almak yeterli hale getiriliyor. Siyasi partilerin beldelerde teşkilatlanma şartı kaldırılıyor. Seçim Yasasına eklenecek hükümle Eş Genel Başkanlık getiriliyor. BDP Eşbaşkanlığı yasal zemin kazanıyor. Türkçe Alfabe, TCK’da yer alan bazı harfleri yasaklayan maddenin kaldırılması ile yasal olmasa da fiilen değiştiriliyor. İl İdaresi Yasası değiştirilerek, köy-ilçe-il isimlerinin değiştirilmesinin önü açılıyor. Ve geçen yıl ortaokullarda kaldırılan ULUSAL AND bu yıl ilkokullarda kalkıyor. “TÜRKÜM” demek sakıncalı hale geliyor.   (2) TCK’da yapılacak değişiklikle “dini inancın gereğinin” yerine getirilmesinin engellenmesi suç sayılarak, ceza kapsamına alınacak. Dini ibadet ve ayinlerin, bireysel olarak da yapılmasının engellenmesi de aynı kapsamda değerlendirilecek. Gerek 1982 Anayasasının laik devlet ilkesini koruyan hükümleri, gerekse Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin TÜRBAN kararları halen yürürlüktedir. Hiçbiri ortadan kaldırılmış değildir. Yine Anayasa gereği, bu kararlar Yasama, Yürütme ve İdareyi bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle son dönemde Yasama ve Yürütme eliyle yürürlüğe konan çok sayıdaki yasa ve yönetmelik, genelge kuralı gibi bu gün de yapılmak istenen yasa ve yönetmelik değişiklikleri Anayasanın laik devlet temel ilkesine aykırı olacak, Anayasa suçu işlemeye devam edilecektir. Ayrıca, Yardım Toplama Yasasında, kurban derisi, fitre, zekât toplamakla yetkili kılınan THK’na verilen bu yetki kaldırılarak tarikatlara kazanç yolu açılmakta, Yine Seçim Yasasındaki %10 barajın (AB) ülkelerindeki gibi makul bir seviyeye çekilmesi ya da kaldırılması yerine son dönemde kaybettiği oyu dikkate alarak, daha az oyla daha çok milletvekili çıkartabilmenin yolunu arayan iktidarın, göstermelik sunduğu diğer 2 önerinin değil, [%5 baraj ve 5’li daraltılmış bölge] paketinin yasalaşmasını sağlayacağı anlaşılıyor. Çünkü daraltılmış bölge 1. Partiyi şanslı kılıyor. Böylece barajı indirmiş gibi yapıp, bölge barajı uygulaması hayata geçiriliyor.   (3) 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasında yapılacak değişiklikle; Valiler geniş yetkilerle donatılmakta, halk hareketini bastırmak için yeni formüller üretilmekte. Toplantıların yapılacağı yeri toplantıyı yapacaklar değil, mülki amir belirliyor. Hükümet komiseri uygulaması kalkıyor. Yerine düzenleme kurulları geliyor. Bu kurullar, toplantının amacı dışına çıktığına ya da düzen içinde geçmeyeceğine karar verip toplantıyı, gösteri ve yürüyüşü sonlandırmaya, dağıtmaya karar verebilecek, durumu kolluk amirine bildirecek, görevini yapmazsa, mülki amir son sözü söyleyecek. Kısacası, halkın üstünden cop, toma, gaz eksik olamayacak.   (4) Alevilere; bir üniversite adı vermek, Süryanilere zaten yargısal sürecin getirdiği zorunlu sonucu atıfet gibi sunmak, Romanlara da bir Enstitü armağan etmek sadece paketin şıklıkları. Sonuçta; İktidar önümüzdeki genel seçimlere yatırım yapmakta, bir yandan terör örgütü ile gizli pazarlık gereği, isteklerini azar azar vermekte, böylece onların daha önce de olduğu gibi seçim sürecinde sessiz kalıp engel çıkartmalarının önünü almakta. Öte yandan kaybettiği oyları (daraltılmış bölge) seçim sistemi ile geri almaya ve şeriat devleti ülküsüne koşar adım ilerlemeye zorbalıkla devam etmekte!.. Yaklaşık 12 yılı aşkın iktidarları döneminde AKP'nin 'devlet' ve demokrasi anlayışı tamamen dibe çökmüş, Türk milletini kutuplaştırmış, etnik-mezhepsel ayrılıklarla kışkırtmış, adeta Lale Devrini dahi aratacak bir anlayışla hüküm sürmüşlerdir. Son genel seçimler ve öncekiler de baz alındığında oy kitlesinin, Alevilerden, İzmirlilerden ve belirli büyükşehirli seçmenlerinden % 20 oy alarak muhalefet yaptığını düşünen CHP'nin de demokrasi ve muhalefet anlayışı ile iktidarın anti demokratik ilerleyişini durduracak bir yapıda olmadığı aşikardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri olan; Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu savunan ve inanan, Milli birlik ve beraberliğe inanmışlığın hâkim olduğu, İnsan haklarına bağlılığa inancın tam olduğu, Milli devlet olmanın elzem olduğuna inanmış, Türk milliyetçiliğine bağlı olmanın kaçınılmaz olduğuna inanmış, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, resmi dilin Türkçe olması ve başkentin Ankara olması, Lâikliğe (Din ile Devlet işlerinin ayrı olduğuna inanmış), Demokratik sosyal hukuk devleti olmanın zorunluluğuna inanmış ve bunu arzulayan, Kuvvetler ayrımına inanmış halkımızın ve bu iktidarla bu olmazsa olmazları yaşamış halkımızın bu son seçimlerde çok çok ciddi bir şekilde değerlendirme yapmaları gerekmektedir. Açlık, işsizlik, gelecek endişesi ve geçim sıkıntısı elbette bir çok ülkeyi ve milleti derinden etkileyen ana sorunlardan bir kaçıdır. Ancak, Vatanı ve milleti bölünmüş, etnik bir yapıya sürüklenmiş çok kültürlü milletçiklerin yaşadığı bir devlet anlayışı da kabul edilebilecek bir durum değildir. Mevcut üniter devlet yapımızı koruyacak ve milli birlik ve bütünlüğümüz ile yani yine yeniden bunalımdan çıkış yolu, 'tüm değerlerimizi hiç eden bu anlayışa ve iktidara son vermek' ile çözülecektir. Yasaların torbalara doldurulduğu, demokrasinin paketlerle getirildiği bir hükümet ve iktidar anlayışından, demokratik bir söylem ve eylem beklemek çocukça hayalden başka bir şey değildir.   HANDAN ÖMER  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Handan ÖMER Arşivi
SON YAZILAR