BU ŞER CEPHESİNİ İYİ TANIYIN!
21. yüzyılda, teknolojinin her türlü imkânının bulunduğu devirde…
Halkın okumayan, araştırmayan, analiz-sentez etmeyen bir kitle haline geldiği devirdeyiz.
Milli basının olmadığı, ortalığı dönek, çıkarcı, devşirme, onun bunun taşeronluğuna soyunmuş sözde gazetecilerin kapladığı sahte cennetteyiz.
Salt gerçek, sosyal medyadaki beyin yıkama…
Ucuz, ahlaksız, kişiliksiz, bencil ve ihtiraslı siyasetçilerin “adam” sayıldığı ülkedeyiz.
Bir zaman öve öve bitiremedikleri “lider”in aday göstererek “adam” yerine koydurduğu ve hiçbir niteliğe sahip olmadıkları ortaya çıkan fırıldakların, aynı lidere olmadık hakaret ve iftirayı atabildiği memleketteyiz.
“Tavizi olmayan” bir şeref olan “Ülkücü, milliyetçi etiketi”nin beş paraya kirli siyaset pazarına düşürüldüğü memlekette…
Ağlaya sızlaya, el etek öperek teşkilatta görev alıp ucuz pazarlıklara kendini satan kimliksizlerin ahkâm kestiği memleket…
Gerek Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin ve gerekse MHP Genel Merkezi’nin görevlendirip makam sahibi yaptığı ama “lider-teşkilat-doktrin”den habersiz birtakım beyin ishaline yakalanmış “eski”lerin kaostan pay kapmaya çalıştığı memleketteyiz.
“Bozkurt” diye “çakal” üreten beyinlerin, arsız, küstah, kibirli, Ülkücü töreden bihaber çıkarcıların, ne partiyle, ne de Ocaklarla bağı kalmamış insan müsveddelerinin ahkâm kestiği memleket…
Sözde milliyetçi-ülkücülerin komünist artığı gazetelere, korkak ve satılık gazetecilere, fitnenin ürettiği dedikodulara, bir zamanlar Ülkücü avına çıkmış kahpelerin, ABD, Çin ve Rus köpeği hainlere inanıp kendi öz teşkilatlarını taşladığı ülkedeyiz.
Üç gün önce kendi hazırladığı tüzüğü antidemokratik bulup Esenboğa tarlalarında korsan kurultaylara koşan akıl yoksunlarının ülkesindeyiz.
7 Haziran’da kahraman, 8 Haziran’da korkak, 1 Kasım’da sarayın payandası, 15 Temmuz’da demokrasi ve vatan fedaisi, 7 Ağustos’ta Yenikapı milli irade temsilcisi saydıkları bir “lider”i, şimdi milli irade düşmanı sayan onun bunun taşeronlarının cirit attığı ülkedeyiz.
“Millet”in dertlerine çözüm, mağduriyetlerine adalet için her gün kapısına gittiği MHP Genel Merkezi’ni görmezden gelen sahtekârların insan kılığında gezdiği ülkedeyiz.
“7 Haziran’da neden AKP veya CHP-HDP ile koalisyon kurmadın” diye sorguladıkları liderlerini şimdi AKP ve Saray payandası olmakla suçlayan kişiliksizlerin yaşadığı ülkedeyiz.
“Bozkurt”u, sığıntı, nereye gideceğini bilmeyen, Asena peşinde koşan, olmadı ona buna kulluk eden bir sembol sayan devşirmelerin para ettiği ülkedeyiz.
Ocak Başkanı’na MHP Genel Başkanını kınatan kahpelerin türediği ülkedeyiz.
MHP Genel Merkezi’ni, meczup beyniyle “dükkân” diye niteleyen köstebek kılıklı deyyusların gerine gerine dolaştığı ülkedeyiz.
Yalancılığın, müfteriliğin, kahpeliğin, riyakârlığın kıymete bindiği ülkedeyiz.
Liderine “Ülkücü Hareketi pasifize etmek” iftirasını atan “eski” birtakım “reis” etiketine sığınmış adamların yaşadığı ülkedeyiz.
Bizzat Baykal ve CHP tarafından Meclise taşınan Erdoğan’ın, bizzat Baykal’ın gizli gizli görüştüğü Erdoğan’ın yükselişini Bahçeli’ye bağlayan zavallıların ve bu yalana körü körüne inanan halkın yaşadığı ülkedeyiz.
“Bahçeli, sonunda Erdoğan’ın 97 yıllık Büyük Millet Meclis’ini tasfiye eden, başkanlık anayasasına destek verdi” yalanına inanan balık hafızalı kitlelerin yaşadığı ülkeyiz.
Ülkücü Hareket, asla bazı kahpeler gibi ne ABD’nin ne Rusya’nın taşeronu olmamıştır ama “Erdoğan karşıtlığı” dışında hiçbir hedefleri olmayan, eyalet destekçilerinin, PKK sevicilerinin, ABD-İsrail uşaklarının, Atatürk istismarcılarının, kripto FETÖ’cülerin “milli irade”den bahsettiği ülkedeyiz.
Kendi memleketinden ve birinci sıradan aday yapıldığı halde seçilemeyen adamların referandumun sonucunu tayin edeceğini söyleyebilen allamelerin yaşadığı ülkedeyiz.
Ey bu kanla yıkanmış, mazlum, mağdur ve mağrur ülkenin kör, sağır ve dilsiz insanları!
Devlet Bey ne derse, tersini söylemeye alışmış bu şer cephesini iyi belleyin…
2002'de Cem Uzan'a gidip MHP'ye oy vermeyen de, 2007’de CHP ve Ulusalcılarla AKP'ye koz veren de, 2007 referandumunda MHP'ye güvenmeyip Erdoğan’ın halk tarafından seçimine oy veren de, bunlardı.
2010'da FETÖ'ye inanıp “Kenan Evren yargılanacak” yalanıyla “yetmez ama evet” diye BBP’çilerle hareket eden de, 2014'de ortak cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu’na oy vermemek için sandığa gitmeyen de, bugün hepsi gerçekleşen ve 2015’te AKP ile koalisyon için öne sürdüğü 4 şartı anlamayan da bu devşirmelerdi.
Bunları iyi tanı… Gerisi teferruat!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.