Bu telaş niye?
KANAL İstanbul gibi çok yönlü, çok kapsamlı ve birçok dengeyi değiştirecek projenin, günlük siyasi hesaplara alet edilmesi, uçuk, temelsiz, önyargılı değerlendirmelerle karalanması, aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değildir. “CHP ve yancıları hiç olmazsa böyle büyük ve milli bir meselede biraz ciddi olsalar, biraz tutarlı hareket etseler ve değerlendirmelerini buna göre yapsalar” diye bekliyoruz, ama nafile. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tatilden ve fuzuli işlerden vakit bulduğu zamanlarda milletin derdine çare aramak yerine, siyasi polemiklere dalmasına artık alıştık, ama bu konuda gerçekten ölçüyü kaçırdı.
İHANETTEN BAHSEDECEK SON KİŞİ
Saatler süren, kimsenin bir şey anlamadığı ve tamamen önyargılara dayalı olduğu anlaşılan basın toplantısında öne çıkan cümlesi, “Kanal İstanbul bir ihanet projesi değil, bir cinayet projesidir” oldu. Bunların siyasetten, icraattan, hizmetten anladıkları tek şey, karşı çıkmak, rest çekmek, krize oynamak ve “Istemezük” diye ortalığı ayağa kaldırmak. Karşımızda, projeyi ihanetle, cinayetle izah etmeye kalkışan bir belediye başkanı var. CHP’nin kimyasına uygun bir davranış olsa da, ihanetten ve cinayet projesinden bahsedecek en son kişi kendisidir. Zira, ihanetin her türlüsünü seçilebilmek için kurduğu ittifakın içinde yer alanlardan net olarak görmüştük. İleri sürdüğü diğer bahaneler de havada kalmakta ve hiçbir karşılık bulamamaktadır.
AKIL FUKARALARINA CEVAP
Burada farklı bir tespit yapalım ve herkesin aklına gelen soruyu soralım: Böyle büyük ve önemli bir projede her siyasi partinin fikrini söylemesi son derece doğaldır. Nitekim, MHP bir değerlendirme bulunmuş ve Sayın Devlet Bahçeli detaylı bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamanın ayrıntılarını dünkü yazımızda değerlendirmiştik. Fakat, bazı zavallılar bu açıklamayı çarpıtmaya ve kendi küçük beyinleri ile sorgulamaya kalkıştılar. Bunun üzerine sayın Bahçeli bir açıklama daha yaptı. Bu açıklama hem bulanık suda balık avlamaya kalkışan akıl fukaralarına, hem de Ekrem İmamoğlu ve CHP zihniyetine anlayacakları dilden bir cevaptır. Asıl soru, CHP’nin niye bu kadar telaşlı olduğu, niye bu kadar kendini kaybettiği ve saldırdığıdır.
HER ŞEYE KARŞI ÇIKIYORLAR
Başka hiçbir şeye ihtiyaç olmadan, sadece CHP’nin tavrına ve tarzına bakarak, bu proje hakkında bir fikir edinmek mümkündür. Zira, CHP bugüne kadar bu ülkenin faydasına, bu milletin hayrına olacak her ne varsa, tamamına karşı çıkmış, çamura yatmış ve engellemek için elinden geleni yapmıştır. O kadar çok örnek var ki, saymaya kalkışsak bu köşe yetmez. Bugün Istanbul’la özdeşleşmiş, simge olmuş, hayatı kolaylaştıran, yüzakı olan ne kadar proje varsa, CHP tamamına direnmiştir. Eğer CHP ciddiye alınacak olsaydı, bugün ne boğazdaki köprüler olurdu, ne de havaalanı yapılırdı. Böyle bir zihniyete verilen iktidar imkanlarının nasıl felaketle sonuçlandığı, Türk milletinin malumudur. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, bu gidişle İstanbul’un sonu da farklı olmayacaktır.
ONAYI TÜRK MIİLLETİ VERDİ
Kanal İstanbul Projesi ilk defa gündeme gelmiyor. Daha önce de konuşulmuş, tartışılmıştır. Sayın Bahçeli’nin işaret ettiği iki noktayı özellikle hatırlatmak istiyorum: Bunlardan ilki için sayın Bahçeli şöyle diyor: “12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde Sayın Erdoğan Kanal Istanbul Projesi’ni ilan etmiş ve hedef olarak koymuştur. Biz o dönem muhalefet anlayışımız doğrultusunda eleştirdik, itiraz ettik. Daha sonra millet destek verdi, AK Parti’yi tekraren iktidara taşıdı. Yani projelere de tamam dedi. Artık iktidar partisinin Kanal Istanbul Projesi’ni hayata geçirmesinin önünde engel de kalmadı. Buyursunlar yapsınlar.” Bu değerlendirmede de belirtildiği gibi Kanal İstanbul’a onay veren bizzat Türk milletidir. İkinci noktada 15 Temmuz 2016’dan sonra değişen
ve dönüşen siyasi şartlardır ki, ülkemize sahip çıkmak her şeyin önüne geçmiştir ve bir vatan görevi haline gelmiştir.
MONTRÖ’YÜ TARTIŞMAK BEKA TEHTİDİDİR
Bu kadarla da kalmıyor, Sayın Bahçeli’nin yaptığı her iki açıklamada da özellikle altını çizdiği bir husus daha var: “Montrö Boğazlar Antlaşması delinmedikçe, söz konusu projenin idare ve idamesinde her türlü risk ve tehlike hesap edilip, bütün ayrıntılar dikkate alınıp Türkiye’nin jeostratejik gücüne güç katıldıktan sonra niye rahatsız olalım ki?” diyor. Montrö Antlaşması işin püf noktasıdır. Bunun hiçbir şekilde delinmesine, tartışılmasına veya başka türlü değerlendirilmesine izin verile- mez. Milliyetçi Hareket Partisi’ne göre, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışılması Türkiye için tehdit ve beka sorunudur.
ELEŞTİRİ OLABİLİR
Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik eleştiriler elbette olabilir ve dikkatle alınması gereklidir. Ancak, bu eleştirilerin ve tekliflerin samimi, iyi niyetli, dürüst, hesapsız olması şarttır. CHP bu konuda sabıkalıdır ve yapılan açıklamaların yine ön yargılı, yine kasıtlı, yine sadece ve sadece bozmaya ve sorun çıkarmaya yönelik olduğunu ibretle izliyoruz. Bu durumda CHP’yi ve yancılarını ciddiye almak mümkün değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.