Bunca yıldır içimizde yer alan ve kaldığı sürece rengini belli etmeyenler, kellerini örtüp saklayanlar ya da saklananlar artık aramızda yoklar. Büyükmüş gibi duran yapraklarda uçtular gittiler. Hareketin ağbisi, ablası konumunda sahte isim yapanlar artık aramızda değiller.

Milliyetçi Harekette bu kılıktan kılığa girip, üstlerine yakışmayan bozkurt kılığıyla bu işi başaramadılar. Allah'ın izniyle foyaları erkenden piyasaya çıktı. Yapılmak istenen sahte kongrede niyetleri ortaya çıktı. Gerçek ortaya çıktı, bunu yapmak isteyenler gün ortasında sahnenin tam ortasına düştüler. İri taş gibi hareketin içinde kendilerine yer etmiş olan sapsız kişiler dımdızlak ortada kaldılar.

15 Temmuz'un en karşısında olan Milliyetçi Hareketin Lideri Devlet Bahçeli haklı olarak diyor ki "Mağduriyet varsa giderelim ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim. Ahlaksızca, arsızca üzerlerine İngilizce 'Kahraman' yazan tişört giyen Pensilvanya uşaklarını güldürmeyelim, dağınık ve atıl hale düşmeyelim'' diyerek Devletin başındakileri uyarmış ve görevlerini çok iyi yapmalarını istemiştir.

"Askeri kamuflaj içine saklanmış dar bir kadro, bir avuç yılan milletimize ateş saçmış; milli kurum ve kuruluşlara acımasızca saldırmıştır." Asker ve polis kepi giyerek sarık taktıkları kafalarını da kamuflaj altına alan bu densizler, ülkemizi babalarının malıymış gibi bir, yaktıkları ateş çemberinin içine atmışlardır.

Bu kurulan ortamda Türk'ten arda kalan izlere bile dayanamayan efendiler, ülkemizi yok saymışlar, Atatürk yerine sarık takan, Allah deyip Allah'a karşı çıkan, Türkiye'yi anormal görüşlerinin gerçekleşmesi için yabancılara satan, dinlerarası diyalog bilmecesini ortaya atıp, İslam'ı Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın kullanım alanı arasına sokarak, Müslüman Türk Milletine karşı örtülü bir savaş açmışlardır.

Dünyayı yaratan, hepimizin sahibi Allah koruma altına aldığı mübarek, kutsal Türk Milletini düçar düşürmemiş, bu kuvvetle ya Allah bismillah, Allah-ü ekber diyen bu Müslüman Türk milletini hiçbir zaman tek başına bırakmamıştır. Tarihimize bakarsanız ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.

Bir ateş çemberinin içine alındığımız, dört bir yanımızdan sarılıp bir çukurun içine itilmeye çalışıldığımız yerden askerimizin dirayetiyle çıkan, polisimizin gerçek polisleri ile Türkiye'nin birazcık olsun nefes almasını sağlamış, devletteki ortak siyasi kadroyu daha güçlü bir şekilde açığa çıkaramamış bulunmaktayız.

Her dönemde köçek gibi bir role soyunan, Türk Milletinin karşısında gerek Kürtlerle birlikte olan, olmayan kafalarını onlara veren, gerçek manada dinsiz olan bu takım, Allahın askerleri diye tabir edeceğimiz Türk milletine karşı büyük bir oyunun içine girdi. Bu içine düştüğümüz durum ülkemizi. Türk Milleti olarak bizi canlı canlı bir ölüm batağının içine çekmek için, onursuz, Allahsız, dinsizler sayesinde ölüm batağına itilmek istenmektedir.

Allah'a şükür ki Lideri Devlet Bahçeli ile beraber partisi Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman ve her daim Türk Devleti ve milletinin emrindedir. Allah'ın dedikleri olacak ve daima Onun emrinde olan büyük Türk milleti bu savaşı kazanacaktır.

Bütün bu sorumsuz, olumsuz, haince hareketlere karşı, Allah'ın takdirini alarak karşı duran Milliyetçi Hareket Lideri Devlet Bahçeli'nin ağzından diyor ki:

"Altında toplanacağımız başka ay yıldızlı bayrağımız da yoktur.

Ne yapacaksak burada, Türk milletinin son yurdunda, birlikte yapacağız, birlikte başaracağız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin omurgası milli kimliktir, egemenlik ve irade ebediyen Türk milletine aittir.

Bunu kabullenmekte zorluk çıkaranlara Ne Mutlu Türk'üm Diyene sözüyle cevap verecek, göğüs gereceğiz."

Sağlıcakla kalın!