Niçin Değiştik?
Evet sevgili okuyucular 1-2 gündür sizi bu konuda rahatsız ediyor, yazıyorum. Ancak bu konu beni rahatsız ettiyse, biliyorum ki siz Ülkücüleri de rahatsız etmiştir. Yine bana bazıları kızacak; ama nafile işlerde bulunmasınlar, karşılarındayız, toplumun karşısında duruyoruz. 3 ay öncesi de 6 ay öncesi de, bütün yazılarımız meydanda. Sanki 15 Temmuz öncesi başka yazıyormuş havası doğrulmak isteniyor. Böyle bir şeyin olmadığını hepiniz biliyorsunuz. Fakat bu tavrımızın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra askıya aldığımızı da biliyorsunuzdur.
"15 Temmuz herkes ve özellikle Türk siyaseti için ders ve milat niteliğindedir.
Türkiye'nin beka sorunu 15 Temmuzla birlikte daha da derinleşmiş, muhtemel kaos, darbe ve kriz ihtimalleri daha da görünür hale gelmiştir.
15 Temmuz'dan sonra, ülkemizi hedefine alan, alması kuvvetli olan saldırı emellerine, derin komplolara, devasa tuzaklara karşı iktidarı ve muhalefetiyle bir ve uyanık olmak kaçınılmazdır.
BU KAPSAMDA MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ MESELEYE SİYASET ÜSTÜ BAKMAKTA, TARİH PENCERESİNDEN MİLLİ ŞUUR VE RUHLA YAKLAŞMAKTADIR.
SİYASİ KAVRAYIŞ VE ANLAYIŞIMIZ TAKTİK DEĞİLSE BİLE, STRATEJİK OLARAK 15 TEMMUZ SONRASI ZORUNLU OLARAK DEĞİŞMEK DURUMUNDA KALMIŞTIR.
Çünkü 15 Temmuz depreminin farklı zaman ve bahanelerle tekrarı ihtimal de olsa mümkündür, beklenmelidir.
Darbeler bitti, vesayet gitti, ileri demokrasi geldi derken, Türk milleti zalimce kurgulanmış, arka planında küresel zulmün parmak izleri bulunan bir saldırıyla karşılaşmıştır."
Bizde Liderin bu demesi yüzünden Tayip Erdoğan'ı eleştirir durumda olmaktan vazgeçip, 15 Temmuz'u yapanlara lanet okuduk. Ve Liderimizin dediği gibi, Partimizin yolunu takip ettik. Türkiye'ye darbe yapanları ve beraber yürüyenleri eleştirdik. Ancak bazı tos kafalar bizi anlamamış gibi mi yaptılar ya da gerçekten mi anlamıyorlar, bilemiyorum. Değiştin diye eleştiri yapabiliyorlar.
Yok yok beyler değişim tabiî ki var; ama değişen biz değiliz. Mevcut durum değişti. Feto'cu yobazları, ablanızın Fetö hakkında söylediklerini unutmayın: " 'Dinler arası diyalog' düşüncesinin 1980 askeri darbesine bile engel olacak düzeyde olduğunu belirterek "Sayın Gülen'in yapmaya çalıştığı gibi farklı dinler arasında konuşmayı mutabık kalınabilecek noktaları ortaya koyabilmek için bir çalışma yapmanın hiç kimseye bir zararının olmadığı aksine faydasının olduğuna inanıyorum."
Lider Devlet Bahçeli ayrılıkçılara şöyle sesleniyor:
"Bunlara diyorum ki, hayır da hayır var diyorsanız, buna yürekten inanıyorsanız, edep, ahlak ve ölçülü bir şekilde tezlerinizi anlatır, ardından milletimizin karar ve tercihini beklersiniz.
Bunları söyleyen bir bayanla, zamanında Fetö'ye büyük hakaretler etmiş olan kadro sessiz sedasız bir şekilde görevlerini yani kendilerine verilen görevi çok iyi yapıyorlar. Bunu yapanların asla Milliyetçi Hareket Partisinde yeri olmamalıdır. Olanlar da ayıklanmaya başlamıştır.
Bizim anlayamadığımız hayır koalisyonun niçin bu kadar gerilimli, niçin bu kadar telaşlı, niçin bu kadar tahammülsüz olduğudur. Bunlara diyorum ki, hayır da hayır var diyorsanız, buna yürekten inanıyorsanız, edep, ahlak ve ölçülü bir şekilde tezlerinizi anlatır, ardından milletimizin karar ve tercihini beklersiniz.
Ne var ki, bu yapılmamakta, demokratik nezaket hiç gözetilmemektedir.
Bakıyorum da, art niyetli propaganda mekanizması çoğunlukla partimizi köşeye sıkıştırıp dava arkadaşlarımız üzerinden yürütülmeye ayarlanmıştır. CHP sözcüleri, bazı anketçiler, bir kısım kalem ve çürük çarık fikir sahipleri kendi tabansızlıklarını unutup, MHP tabanının yarıdan fazlası hayır verecek kehanetiyle yatıp kalkmaktadır.
Bizde taban yoktur diyoruz anlamıyorlar, gerçekten de bunlara ne desek boştur; zira kafaları büyük içi boş, tut kulaklarından çifte koş. Durum ve halleri aynen budur. Bitli baklanın kör alıcısı olur misali, CHP sözcüleri dibi yanmış tava gibi 16 Nisan'ı karartmaya, kara göstermeye çabalamaktadır. Milletten ödleri patlamaktadır.
Türkiye'nin toparlanmasından, hukuki ve siyasi dengeye kavuşmasından korkup kriz ayinine çıkmaktan utanç duymayan CHP için başını öne eğeceği günler uzak değildir. PKK'nın tırmandığı dala salıncak kuran bu zihniyet; 1923'ün CHP'si değil, 1919'un Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin adeta kopyası, klonlanmış halidir. Ne de olsa, ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olurmuş.
CHP, yanına aldığı bölücülük ve terörden mimlenmiş dünür ve akraba partileriyle kalburla su taşımaktadır. Ne derse desinler, Milliyetçi Hareket Partisi 16 Nisan'da evet diyecektir.
Bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilmeyecektir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türkiye'nin istiklaline bütün dava ve ülküdaşlarıyla sahip çıkacak, Türk-İslam ülküsünün istiklali, güçlü bir şekilde temsil ve hak ettiği mertebelere gelmesi için evet de buluşacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bir bütündür, dava arkadaşlarım ülkesi ve milleti için gereğini yapacaklardır. İnancım bu şekildedir.
Bizim ülke ve vatan sevgimizin sadakasına bile layık olmayanların hakkımızda dedikodu yapmaları yetmezmiş gibi, çevremizde dolaşıp hayır diyen ve kararsız duran çetelesi tutması, bir defa muhataplarını zilletten kurtarmaya, kirli alınlarını aklamaya şüphesiz ki kafi gelmeyecektir.
Anayasa değişikliğini Türkiye için istiyoruz, milli beka ve Türklüğün kutlu varlığı için tarihi görüyoruz. Değişen hükümet etme sistemidir, peki karakter ve siyasi kan akışının istikametini değiştiren, dönüştüren kimlerdir?
Cumhurbaşkanı hükümet sisteminin gelmesiyle devlete düzen, ülkeye huzur gelecek; milli birlik ve kucaklaşma ahlakı alanını genişletecektir. Türkiye tek yürek, Türk milleti tek ses olacaktır. Peki bundan kimler, neden rahatsızlık duymaktadır? Başkalarının düdüğünü öttürüp istikrarsızlık rüyasına dalan ilkesizler, Türkiye'yi kilitleyip bunalım ve buhran çıkmazına kapatmak isteyen iradesizler emri nerelerden almışlardır?"
Bu oylamada hepinizi "Evet" oyu vermeye çağırıyor, "Evet" demenin kaçınılmaz olduğunu söylüyoruz. Ülkücülerin üzerlerine düşeni yapacağına canı gönülden inanıyor ve sandıktan "Evet" çıkacağına inanıyoruz.
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.