YPG Terör Örgütü Değilmiş

Türkiye'nin Afrin'e yaptığı operasyondan sonra PYD'nin ve PKK'nın çanına ot tıkıldı. Yapılan operasyonla birlikte bu grupçukların nefesi kesildi. PKK/PYD neredeyse bitmeye yüz tuttu. PYD/PKK bulundukları, işgal ettikleri topraklarda sıçan gibi kaçıyorlar. Güvendikleri baş papaz rolünde davranan Amerika ve yardımcısı rolüne soktuğu grupların bıraktıkları pisliğin kokuları her yanı sarmakta ve bu pislikle yaşamaya alışan baş papaz rolündeki Amerika, yani onun itibarı yerle bir olmuştur.

Birde bu esnada YPG'yi öven, terör örgütü olarak görmeyen ve açıklamalarında bunu dile getiren siyaset diyemeyeceğim, politika takımı vardı. İşte bunların başında yer alan Kemal Kıçdaroğlu ve onunla birlikte yürüyen vekillerin açıklamalarını dinlemeliyiz. Buna göre Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaya bakalım: "Biz YPG'yi terör örgütü olarak görmeyiz. Yani kendi bulunduğu yerde kendisini halkını savunan bir örgüt olarak görürüz." Sonrasında, zamanında genel başkan yardımcısı olan avukat ama neyin avukatı olduğu anlaşılamayan Sezgin Tanrıkulu'nun PYD hakkında söyledikleri; "Kendi yaşamlarını korumaya çalışan kendi topraklarını küresel bir vahşet boyutuna karşı korumaya çalışan bir örgüt" başkanı gibi açıklama yapan CHP Çanakkale milletvekili Muharrem Erkek; "Evet bizim sınırımızda başkası olacağına PYD olsun bence hiçbir sakıncası yok." diyen Yeni CHP'nin PYD'den yana olan korosu bu açıklamalarda bulunmuştur.

CHP bunları söylemiş ve söylemektedir. Olanlara karşı tavrıyla, savaşa hayır kampanyasıyla ne tür bir rezaletin içinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların yaptığı savunma savaşa hayır altında yaptığı savunmadır.

Amerikan basını 'Zeytin Dalı' harekatını Türk-Amerikan ilişkileri açısından değerlendirmektedir ve buna göre Avrupa ve Amerika PYD/PKK'yı kendi kaderine terk ettiğini belirtti. Amerika, önce bu örgütlere cemse cemse yaptığı silah yardımıyla gündeme gelmişti. Şimdi ise arkalarında olduğu gerçeğinden geriye dönüş yaptılar. Gazetede şu ifadeler yer aldı: "Son günlerde Avrupa, ABD'nin ve Almanya'nın PYD'lileri kaderlerine terk etmelerine duyulan öfke ile çalkalandı. Suriye, ABD ve Avrupa için kaybedilmiş sayılıyor. Sorulabilecek son stratejik soru sadece, şiddetin tırmanışının durdurulabilmesi için ne yapılabileceği olabilir."

Bu arada başka bir gazetede ise Türkiye'de misafir edilen 3 milyondan fazla mülteciyi görmezden gelerek "Zeytin Dalı" Harekatının Ürdün ve Lübnan'a yeni mülteci akını başlatacağını iddia etti. Bu iddialarla birlikte Ürdün ve Lübnan'a mülteci kriziyle baş edebilmesi için bu ülkelere verilecek bir milyon Euro'dan söz edilmektedir.

Bütün bu işbirliğinin sonucu olarak New York Times öldürülen bir kadın terörist için "Türk tankının yakınlarında kendisini patlatmak isteyen bu kadın, ABD'yi 'intihar bombacılarıyla' ittifakta bulunmak gibi saçma bir konuma soktu" diyerek, üstü kapalı olarak Amerika ve başkan Turamp'ı eleştirmiş oldu.

Bu işler olup biterken Suriye'nin Halep kentine yapılan rejim saldırısıyla 10 kişi öldü, bu olay neyin nesidir? Ülke sınırları içerisinde gel-git'ler yaşanırken, rejim tarafından yapılan bu olay durup dururken nerden çıktı? Yoksa rejimde bir anormallik mi var? -Benim ülkemde ölümde benden sorulur diyerek rejim öldürmeye, bombalamaya mı başladı? Bu anlaşılmaz durum neyin nesidir?

Sağlıcakla kalın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fikri ATILBAZ Arşivi
SON YAZILAR