15 TEMMUZ’DAN 7 HAZİRAN’A BAKIŞ

15 Temmuz’daki FETÖ’cü ihanetin üzerinden 12 gün geçti. Cunta girişiminin vahameti her geçen gün daha net olarak görünüyor. 246 şehit, binlerce yaralı, itibarsızlaştırılmaya çalışılan Türk ordusu, ülke genelinin ve özellikle Ankara ve İstanbul’da yaşayanların atlatması uzun zaman alacak bir vahşet travması…

TSK’ya onlarca yıl içerisinde usul usul, sinsice yerleşmiş ihanet çetesi üyelerinin sayısını gördükçe tüm toplum hayrete düşüyor, Müslüman görünümlü hainlerin yaptıklarını ağzı açık dinliyor. Bununla beraber, özellikle TSK’nın en tepe noktalarında, kim hain kim kahraman hala belli değil. Belki de yıllarca gerçek hain ve kahramanları bilemeyeceğiz, çünkü kamuoyuna yansıyan ifadelerde çok çelişkiler var. YAŞ üyesi ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’e Genelkurmay Başkanlığı, ancak 5 gün işkence yapıldıktan sonra sahip çıkma gereği duyuyor. Bu da Genelkurmayın en tepesindeki isimler hakkında insanların kafasında büyük soru işaretleri doğmasına neden oluyor. Gözaltına alınan birçok üst düzey komutan ifadesinde darbecileri darbeden vazgeçirmek için arabuluculuk yaptığını belirtiyor. Yani ortada bir darbe girişimi var, herkesin arabulucu olduğu ama kimsenin darbeci olmadığı bir darbe girişimi! Birileri bizimle fena dalga geçiyor…

Bugün FETÖ’nün nasıl tehlikeli bir örgüt olduğu konusunda büyük bir fikir birlikteliği oluştuğu görülüyor. Emir komuta zincirinden değil de “imam”, “abi” olarak tanımlanan kişilerden talimat alan, sadece mensubu oldukları cemaatin talimatlarını önemseyen ve milli menfaat, vatan, millet, devlet gibi kavramlara tamamen yabancılaşmış müritlerden oluşan gizli bir örgüt, terör örgütü…

Bu yazının konusuna gelirsek; AKP’ye muhalif bir kişi olarak ancak ideolojik gözlüklerimi de bir tarafa bırakarak, günlerdir zihnimdeki soruyu ve bu sorunun doğurduğu diğer soruları sizlerle de paylaşmak istiyorum: Acaba 7 Haziran seçim sonuçları ile oluşan siyasi tabloda, “yüzde 60’lık blok” söylemi ve zorlaması, MHP’nin, içeriden veya dışarıdan HDP destekli bir koalisyona zorlanması da bir FETÖ projesi miydi ve böyle bir koalisyon kurulsa neler yaşanırdı?

Yüzde 60’lık blok söylemi zaten, içinde, Kandil ve İmralı’dan bağımsız karar alması mümkün olmayan PKK’nın siyasal uzantısı HDP olan ve de “bölücülüğün MHP eliyle meşrulaştırılması” amaçlanan bir tuzaktı. Aklı başında hiçbir Türk milliyetçisinin onaylayamayacağı “birbirine benzemezler” zorlaması idi. MHP’nin HDP ile içeriden ya da dışarıdan destekli bir hükümet kurması Türk milliyetçileri için tahayyül edilemeyecek kadar uzaktı, imkânsızdı. CHP-MHP azınlık hükümeti kurulsa ve HDP tarafından dışarıdan desteklense bile bu hükümet sürekli olarak PKK tehdidi altında olacaktı.

FETÖ mensuplarının 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy verdiği, Güneydoğu’daki asker ve polis lojmanlarında HDP’ye çıkan oy sayısının çok yüksek oranlarda olduğu çok konuşulmuştu o günlerde. Bugünden baktığımızda bu tutumun sadece AKP’nin tek başına iktidarının demokratik yolla engellenmesinden kaynaklandığını söylemek zor çünkü bir takım subay üniforması girmiş teröristlerin PKK ile istihbarat paylaştığı ve bu nedenle şehit sayısının artmış olabileceği iddiaları söz konusu. Burada, bugünden baktığımızda dikkat çeken hususlardan birinin de, HDP’nin, diğer partiler gibi hemen karşı durmaması, darbe karşıtı açıklama yapmak için girişimin sonucunun netleşmesini beklemesi olduğunu belirtmek gerekir.

7 Haziran seçimlerinden önce ve sonra FETÖ’ye yakın medya kuruluşlarında HDP güzellemeleri yapılmıştı. Yüzde 60’lık blok söylemi hem bu geleneksel medya kuruluşlarında hem de sosyal medyada cemaat trolleri tarafından çok işlenmişti.

FETÖ ve HDP/PKK arasında 7 Haziran seçimlerinden bu yana ortaya çıkan yakınlaşma, FETÖ’nün HDP içine de girmiş olabileceğini göstermektedir, tabi daha önce de yoksa… CHP içinde de FETÖ’ye yakın insanlar olduğu söyleniyor, hatta Devlet Bahçeli’nin açık ve net tavrına rağmen en az da olsa MHP içinde de… AKP’nin içindekilerden bahsetmeye dahi gerek yok…

Bu bağlamda aklımdaki sorulara gelirsek:

·        Yüzde 60’lık blok ya da içeriden veya dışarıdan destekli bir CHP-MHP koalisyonu, PKK tehdidinin yanında FETÖ tehdidini de çok bariz bir biçimde yaşayacak mıydı?

·        Bir yanda terör örgütü PKK terör eylemleri ile hükümeti teslim almaya çalışırken, bir yandan da bu hükümet FETÖ’nün darbe tehdidi altında mı olacaktı?

·        FETÖ darbe yapsa, sızmış olduğu muhalefet partileri sayesinde darbe anında siyasi güce de sahip olur muydu?

·        Böyle zayıf bir hükümet yapısı ile FETÖ darbesini engellemek mümkün olur muydu?

Elbette 1 Kasım seçimlerinde AKP’nin yaklaşık yüzde 50 oy alarak tekrardan tek başına iktidar olmasına ve MHP’nin 7 Haziran’daki oylarının yaklaşık yüzde 25’ini kaybetmesine çok üzüldük, bir süre bunun travmasını yaşadık.

Ancak, acaba Devlet Bahçeli, “Yüzde 60’lık blok” söylemine direnirken, kendi camiası da dâhil toplumun çok büyük bir kesimi tarafından, “istenmeyen adam”, “hayırcı” ilan edilirken PKK tehdidi dışında FETÖ tehdidine de mi direnmiş oluyordu?

Belki de ülke için hayırlısı böyle idi çünkü CHP, MHP FETÖ ile böyle bir mücadeleye girse muhakkak ki toplumun genelinin görüşüne göre “Müslümanlara zulmediyor” olacaklardı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yiğit GÖKALP Arşivi
SON YAZILAR